Mansour Bahrami , şu an 55 yaşında olmasına rağmen kariyerinde hiç şampiyonluğu yok, ancak kuşkusuz tenis dünyasının en ilgi çekici isimlerinden biri..
Seyhan Şaşko... Son zamanlarda sporu yakından takip eden herkesin adını sıkça duyduğu bir isim.. Oldukça aktif, yorum kabiliyeti yüksek bir isim.. Yerinde durmuyor.. Spordan çok iyi anlıyor.. Çok tatlı.. Ve çok güzel.. Ancak TV kanallarındaki diğer güzel sunucuların aksine her harketi ve cümlesi ile "Ben buraya torpille gelmedim, farklı özelliklerimle geldim ve bunu hak ediyorum." hissini sonuna kadar size yaşatıyor. Ekrandan yazı okurken bile sıkıntı yaşayan bazı spor spikerlerinin sıkça ekran yüzü olmasına alıştığımız günümüzde biz de farklılığını hissettiğimiz Seyhan Şaşko ile iletişime geçtik ve onu daha yakından tanımaya çalıştık. Kendisi de bizi kırmadı ve sorularımızı içtenlikle yanıtladı. Biz röportajda çok keyifli vakit geçirdik, umarım siz de okurken aynı keyfi alırsınız. * * * Kendinizi hiç tanımayan birisine ne şekilde anlatırdınız? 7 Ocak 1989 da Makedonya’da dünyaya geldim.1992'de babamın işi nedeni ile İstanbul’a geldim . Önce Şişli ...
TENİS 1292 DEN BU YANA GİDEREK GELİŞMEKTE VE SEVİLMEKTEDİR. TENİS; eski fransızcada "TENEZ" yani "al" sözünden gelir ve bu söz servis kullanmadan önce söylenen bir kavramdır. Sahaları bilindigi gibi sert, çim, toprak olarak ayrılmaktadır. Bu sporun gelişimine ve tarihinden kısaca notlara şöyle bir göz atarsak karşımıza ilginç öğeler barındıran bir hikaye çıkar: Ortaçağ Fransa'sında "jeu de paume" yani "avuç oyunu" demektir ve kapalı alan oyunu olarak oynanır. Hentbolun bir çeşit ikamesi olarak oynanmıştır. Daha çok rahipler katedral bahçelerinde oynanır. Fransa da 1292 yılında toplam 13 tane tenis topu imalatçısı bulunmaktadır. Topların çoğu koyun derisiyle ile kaplanmış yünden yapılırmış ve ilk olarak 16.yy el yerine raket kullanılmaya başlanmıştır. Popülerliği giderek artan bu spor kral ve halk tarafın dan benimsenmiş ve hatta 1.Francis ( Fransa kralı) 1515-1547 arası...
Bazen hak edildiği kadar olmaz.. Olması için gereken her şey vardır, ama yine bir türlü rast gelmez.. Ve bu yüzden hak ettiğinizin azı ile yetinmek zorunda kalırsınız.. Tufan Ersöz de bu konsepte örnek olarak göstermek mümkün... Yetenekli basketbolcu ülkenin elit basketbolcular sınıfına girdi ve orayı hak ettiğini de sıkça gösterdi.. Ancak daha da ileriye gidecek hamleyi yapmasına sakatlıklar, şansızlıklar ve akla hayale bile gelmeyecek olaylar ket vurdu.. Şu anda ise basketbol sahalarından elde ettiği tecrübesini takımlarımızın lig ve Avrupa Kupası maçlarını izlerken sesine yansıtmaya devam ediyor.. Ancak Tufan Ersöz'ün bir başka tutkusu daha var: Tenis! Biz de bunu öğrenir öğrenmez kendisi ile iletişime geçtik. O da sağ olsu...
Yorumlar
Yorum Gönder